6 Haziran 2024 Perşembe

Sor Ki Bilinsin

Bir karanlık vardı… “Karanlık” dediğime bakma, ben sormadan evvel bir adı bile yoktu. “Neler OL’uyor?” dedim; sarı bir yuvarlak belirdi. Sarı yuvarlak, dediğime bakma. Ben sormadan evvel ne sarı bilindi, ne yuvarlak. “Bu nedir?”, dedim; “O, güneştir.” dedi. “Ne yapar?”, dedim; “Sıcaktır, ısıtır.” dedi. Anlamadım; anlamamanın bir anlamı yokken; anlam nedir, bilmezken. Ben nasıl konuştum, konuşmak neydi, ben neydi, bilmemek neydi; bunları dahi bilmezken. Isıtmak nedir sanki çok da bilirmişim gibi; “Neyi” dedim. Bir çiçek gösterdi. Çiçek dediğime bakma. Ne olduğunu sormadan evvel bir adı bile yoktu. “Ne yapar bu?” dedim; toprağı gösterdi. Toprak dediğime bakma, ben sormadan evvel…. Bir tesir karıştı kanıma. 6 tur attı damarlarımda; “Kendini yaratan zihin.” Bir kulak açıldı beynimin ortasında, kelime kelime duydum sesini. “Nedenlerin arkasına gizlenerek geliyor Tanrı”. “Anlat” dediler, sana aktarılanı… Soru (herhangi bir bilginin var olduğunun kabulu), karanlık alandır; cevap (bilgi), ışığın varlığını keşfedebileceğimiz aydınlanabilir ŞEY/madde. Soru, bilinmeyenin var olduğu bilgisini yaratır ve ona tezahür olma fırsatı vererek görünür olacağı alanı yaratır. Cevap, görünür olmuş bilinmeyendir. Sor ki bilesin; sor ki bilinsin Ancak sorarsan bilebilirsin. Şimdi unut bu bilgiyi; bu kelimeler, BU AN İÇİN bir araya getirildi. Epicsi | 15.17 | 06.06.2024