12 Mayıs 2015 Salı

Mektepli

Susarken daha güzel insan. Hele ki yazarken... Duygularının doğruluğundan emin oluncaya dek yazabilir, silip silip. Ama konuşurken öyle değil. İki kelam edersin, birini yanış seçersin. İyisini duymaz da, kötüsüne efelenirler. "Yok yanlış anladın" derken, sert münakaşalara ortak olur dilin. Dönemezsin. Serde gurur var sonuçta. O gurur da ne piç duygudur afedersin... Ne geldiyse dilimden geldi bana. Dilim kışsa, kalemim "bahar" dedi. Aslında öyle tezatlar ki... Sanırım parmaklarımı daha çok seviyorum. Sağ elimdekileri... Mektepli olanlar onlar, havalı üst mahalle çocukları gibi, kalem görmüşler. Hele biri var ki, ortada ki! Küfürbaz da haspam. Donunda sallar soldakileri...

Aşkın Devrimi

Gittin ya sen tüm kuralları yıkıp yüreğimden bir devrimle; deniz oldu içim. Taşırdım gözlerimden bir düzine yunusu. Bir yosunlar kaldı şimdi içimde, bir de iyot kokusu. Mercanlar kesti vücudumu. İçim çıktı dışıma, karıştım okyanusa. O nasıl devrimdi sevgilim. Bak. Okyanus oldum kocaman. Denizler içime akıştı. Sen bana döküldün. Ben sana karıştım. Hangimiz kimiz bilmem. Karma karışığız artık. Sen benim içimde. Ben senli mavide. Nevrim döndü sevgilim. O nasıl gidişti deprem gibi. Temelimde bir zelzele. Ayaklarımda fay hattı, içerimde enkaz. Midem bulandı gidişinden. Sen kustum sulara, yine bende kaldın. Sen ne yaptın sevgilim? Bu nasıl devrim? Senli dalgalar dağınık, sen yokken duman. Ben anlamadım. Bir kağıttan gemiyi çaya bırakmak istedim. Vurgun yedi kalemim. Nereden biliyordu ki içine şiir olup saklandığımı? Ben sende hiç demlenemedim. Sen nasıl bir devrimdin sevgilim? Ben bende değilim. Bilmiyorum ben kimim. Hiçlik makamının biletini kestin ya bana; tillahi helal olsun sana. Gidişinden sebep, ayaklarından öperim.