31 Ağustos 2018 Cuma

Düş Dönümü

Kısıl kapana.
Kırmızı kapan.
Dayanır mı aşk?
Öpüyor gözlerinden, tuzlu.
Düş dönümü.
Ve oluyor işte, gerçek.
Sıkışmadan, salınılmıyor göğe.
Vuruyorum yerlere.
Işık çok parlak.
Görüyorum, yerler taş.
Papatya kokusu dokunuyor burnuma, hapşu.
Sıkıyor, vıcık vıcık.
O mukus.
Çıkıyor öfkem çatlaklardan.
Papatya feda ediyor beyazını.
Yok oluyor, kollarım ve bacaklarım.
Yolları örttüm, yeşillerim var.
Annem sarı, baldan doğacağım.

Kırmızı Kablo

Durmayan bir tren. Yolun sonu uçurum. Niye yazıyorsun böyle şeyler? Bir filmde görmüştüm. Trene bindim. Ayaklarım kuma battı. Neden çıplaktı? Hırsızlar var. Hayır, paranoyaksın. Kes sesini, onu korkutuyorsun. Trene bindim. Kim kullanıyor? Kes sesini. Kırmızı kabloyu kes. Dışarı çıkmalıyım.

26

Saatlerce yazabilirim. Kolaya kaçtım. Kaç tım. Kaçtım? 26. Sarhoş ediyor kuşlar. İnanıyorum, cennete gideceğiz. Gülümsüyor Tanrı sevgiyle. Hala 26. Hala yazabilirim. Uykum geliyor. Kolay cazip. İyi de ne anlamı var? Sana ne, aptal! Yarın unutacaksın. Ama ben, burada olacağım.

27 Ağustos 2018 Pazartesi

Vicdanın Fısıltısı

Farkındalığın sakinliğiyle müttefik yer çekimi.
Boyun eğiyor omuzlarım saygıyla.
Fuzuli bir düşmüş silgimi harcatan hikaye; asla bitememiş.
Anlaşamıyoruz.
Damağına değen dili, ezberletiyor kıvrımları, yerdeki.
Suratına üflüyorum.
Arzularım sırt çantamda.
En uygun oteli arıyorum.
Denizi ve havayı kirletmeden, onlardan nasıl kurtulacağımı düşünürken, bir izmarit daha düşüyor toprağa.
Zamana maruz kalmış bir et.
Kokmasına ramak kalmış.
Tüm sözler söylenmiş.
Yakalım mı alfabeyi?
Üzerimize yağsın ölüler.
Derin bir nefes alalım biz.
Bedenimizde yeniden dirilsinler.
Sevelim vicdanın fısıltısını.
O halde hiç ölemezler.
Hatırla.
Hissetmeden içilen su, asla geçirmeyecek huzursuzluğunu.
Onlar da vaktiyle, susuz öldüler.

Biz Uzaylıyız

Hayat kısa bir alıntı, melodisi trajik bir şarkıdan; göz açıp kapamak korkmadan, sendeleyerek boşluğa.
Ve sen: Mavi bir minder varmış gibi karanlığında denizden, cesursun.
İmrenmiş gözler ayaklarına, kuma batan; kurtaracak seni.
Hasır bir şemsiyenin vakumundan giren ışık, hacmiyle oynayan göz bebeklerinin; bu benim yazılmamış vizyonum.
Dönecek mi dünya?
Kim fırlatmış füze Mars’a?
Hepsi geçti.
Telaşsız!
Biz uzaylıyız.