17 Aralık 2018 Pazartesi

Boş Gün

Bir gün daha bomboş bitti.
Ne güneşin doğuşunu seyredebildim ne batışı karşısında yudumladım kahvemi. Ne kulak verdim sabah kuşlarına ne selamladım sokak kedisini. Yeni bir bilgi edinmedim kainata dair.
Köşeye çekilip dinlemeden içimi ve doyurmadan bir açın midesini, geçti gitti bir gün daha.
Kimse için bir şey yapmadım, okşamadım sokak çocuklarının başını.
Bugün de ruhuma hizmet ettiği için ödüllendirmedim bedenimi.
Birinin derdine çare olamadım.
Söylendim yine kendi kendime, hayattan bir alacağım varmış gibi.
Yine bir “merhaba” yı çok gördüm asansördeki adama. Nefesimin soluk borumda yarattığı hissi takip etmedim bugün. Kanım aktı bilmem kaç km hızla damarlarımdan. Duymadım.
Kendime öylesi uzaktım.
Çimenlere basmadım, dağlara çıkmadım, bugün de bahçedeki çiçeği sulamadım.
Yeni bir film izlemedim bugün de, sanattan konuşmadım.
Bir satır bile okumadım bugün, yine yıldızlarla hayal kurmadım.
Büyük annemi aramadım bugün, babama sarılmadım.
Yalın ayak bastım taşa, sağlığıma sahip çıkmadım.
Yine konuşmadım Tanrıyla.
Yani bomboş geçti gün.
Hak etmedim aldığım nefesi bir kez daha.

10 Aralık 2018 Pazartesi

İçindeki Ses

Sevdiğiniz birini kaybediyorsunuz. Bir süre sonra devamlı olarak başınızda korkunç bir ağrıyla geceleri uyanıyorsunuz ve ağrıdan başınızı yatağınızın yanındaki duvara vuruyorsunuz ama nafile, geçmiyor. Bir an için “beynimde tümör mü var lan acaba” diye aklınızdan geçiyor. Sonra uyku sersemi ölümden korkmaya başlıyorsunuz ve tüm hayatınızı masaya yatırıyorsunuz. Ve hayatın o en yüce gizemi içinizdeki seste yankılanıyor. Aslında hiç bir şey o kadar da önemli değilmiş. Siz iç huzuruna erişemediğiniz sürece. Bırakın haksızlığa uğrayan siz olun. Sokrates in dediği gibi başkaları kirletsin kendi kalplerini. Kızmayın, üzülmeyin. Öldükten sonra yanınızda olabilecek tek şeyi burada sizden çalmalarına izin vermeyin.

4 Aralık 2018 Salı

Mürekkep Kadınlar

Neymiş erkekler daha mert severmiş. Erkek şair doluymuş da, kadın şair neredeyse yokmuş.
Bu tarz aforizmaları döşer de insanlar omuzlar yukarda pek de haklıymışçasına, hani bunun dayanağı diye sormaz kimse.
Oooo sağlam laf yapıştır kardeşim, arka plana da bir hüzünle resim, gelsin like lar.
Bekle sen geliyorum..
“Cahilsiniz, keşke ölseniz”.
Eklee.. Paylaş.
Cehalet böyle koyuyor üzerine ama ne yazık ölmüyor kimse.

O zamanki kültürden, kadınların erken yaşta evlendirilip ev kuşu yapılmasından, dışarı salınmamasından, üzerlerinde kurulan baskıdan, okutulmamasından ve okusa da yazdıklarını paylaşabilecek güçlerinin olmamasından kaynaklanıyor olabilir mi?

Kim bilir ne kadınlar ne şiirler yazdı. İçlerinden atamadı. Cümleler orada öylece karardı. Çürüdü. Çürüttü. Ne canlar aldı cehaletiniz. Elbet yazdı kadınlar. Kalplerine yazdı, mürekkep yoktu.
Kağıt dediğinse okulda olurdu
Kadın da yazdı erkek de.
Aşk yürekte kudurdu. İçeri sığmaz oldu.
Erkekler kustu, kadınlar yuttu.

1 Aralık 2018 Cumartesi

Dileklerinizi Kesiniz


İnsanlardan gülümsemelerini istersiniz. Sonra onları üzersiniz. Sonra üzgün oldukları için daha çok üzersiniz. İnsanları üzerek gülümsemelerini beklersiniz. İnsanların gülümsemelerini isterken bile onları üzersiniz. İnsanların gülümsemelerini, onlardan, onları üzerek istersiniz.
İnsanlar üzgün.
Ve siz hep istersiniz.
Fazla mı lakayitsiniz?

Ölmek ciddi bir iştir.
Dileklerinizi kesiniz.