19 Kasım 2018 Pazartesi

Gülümse Çekiyorum

İnsanlar genellikle yeni şeylere başlarken heyecan duyarlar. Çünkü onu daha önce deneyimlememiştir. Eğer akıllı davranıp bu heveslerinden istifade edebilirseniz kârlı çıkarsınız. 2 şey gerek hayatta: Yaşama hevesi ve istikrar. İnsanların heveslerini kırıp onlardan aynı hevesi sürdürmelerini beklemek aptallıktır. Motivasyonla doğru orantılı olan bu “heves”, doğru bir yönetim ister. Yönetici motive edebilendir. Kalan işleri belli bir düzeydeki herkes yapabilir. Bir gösterin yeter.
İş hayatı böyledir. Ağlatarak gülümsetir. Kolunuzun içindeki lömbür kısmı usulca sıkıştırıp kulağınıza eğilirler ve şöyle derler; GÜLÜMSE.
Müşteri bakıyor...
Ve siz, elinde kamera olmayan birine poz verirken bulursunuz kendinizi.
Ve o kutsal gün gelir. Yıllarca bunun için mi okudum, dedirten bir meblağ nazlı nazlı yatar hesabınıza. Bulunduğu yerden asla memnun değildir zilli. Geldiği gibi gidecektir.

Bir gün elinize bir kalem ve son 6 aylık hesap ekstrenizi alıp o tatlı popişinizin üzerine oturun.
Oturun ve sadece hesaplayın. “Bu olmasa da olurmuş” dediğiniz her şeyi alt alta yazın ve toplayın.
Karşınıza çıkan rakama baktınız mı?
Baktın dimi?
Hah, işte ona iyi bak.
Bakmaya devam et.
İyi bak ama tamam?

İnsan, insanlık için değil de, insanlara gününü göstermek için başarılı olmaya arzu duyuyor artık.
O kadar bıktırdı cehaletiniz.
Keşke ölseniz.
Ölseniz ve yaşayacağınız her bir gün için pişmanlıklarla dolu bir ölü yaşasa yerinize.
İnsanlık ölümden doğsa yeniden.
Ağaçlar filizlenirdi binaların ortasından, doğa bile alırdı intikamını gözü açtan, 6 günde.

10 Kasım 2018 Cumartesi

Kadavra

Her şey sadece bir kavrayış.
Gerisi rüya.
Hoş ya da boş.
Göğsünü tıkırdatan o ses ve dalgalı deniz.
Kelebek mi sandın karnındakini?
Düşünmeden çizebilirsin bir hiçin resmini.
İçine çektiğin hava mı?
Burnundaki kıllar sanal.
Bir ölünün saçları bunlar.
Dokunamaz ellerim;
Ah ne acayip kadavra.

4 Kasım 2018 Pazar

Ruh Kemirgenleri

Direnebilirdik.
Soyunmayı seçtik,
Üzerimize büyük zamandan.
Kurtulmayı,
Hiç kullanmadığımız biblolardan.

Kaçın!
Terk edin bu gezegeni!
Ruh kemirgenleri var; ısırıyorlar.
Kalpten hayata akan yolu bulmuşlar.
Hevesime bir tokat koydular.
Ağzımdan döküldü düşlerim.

Bir gün soracağım hesabını,
Rüzgarda sürüklenen ak gömlekten.
Bir de ona renk veren,
Otomobilin tekerinden.

İnan,
Delirmeden, akıllanmıyor insan.