16 Ocak 2020 Perşembe

Suntafa

7 yaşındaydım.
Geçen yaz olduğu gibi, o yaz da anneannemin Esenköydeki yazlığına gitmiştik. Orayı görmeniz gerek.
Kanalizasyonlardaki sorunlardan yıllarca bok kokusu sokaklarını sarmış olsa da, gül kokan cennet bahçelerini andırır limanı. Belki de yalnızca bizim için öyleydi..
En tatlı yazlarımızı sokaklarında dolu dizgin geçirdik.
Nasıl olmuşsa olmuş akran 15 civarı genç bir binaya doluşmuştuk. Oynadık, ağladık, güldük, korktuk, küstük, barıştık, yüzdük, koştuk!
Mangal yaptık Kızıl Kayalar’da.
Dost olduk.
Dostluğumuza has tabirler geliştirecek kadar yakınlaştık. Filiz’imiz vardı mesela. Üzerinde çekirdek çitlediğimiz kaya.
Gülüm vardı sonra.. H2M Amca’nın teknesi. H2M Amca demişken.. Ona da selam olsun.
Hasan Hüseyin Metin’dir esas adı. Yıllarca binamızı yönetti. Üzerimize az su dökmediler kapıda 10 kişi oturup sabaha kadar kakara kikiri yapıyoruz diye. Hey gidi. Bunlar bir şey değil.. Az Caramio’larını çalmadık Ayhan Abi! Yıllar başka bahçelere koydu çoğumuzu.
Azaldık.
Çocukluğumun yazından kalma taze çiçeklerdi her biri, günlüğümün arasına kurumaya bıraktığım. Hala tazeymiş gibi kokar birkaçı. Mervem, Neslim, Seyhanım, Aslım. Burakla Fazıl var bir de.
Ama ben bugün Suntadan bahsedeceğim.
Destur canım.
Onu ilk kez bahçede gördüm. Yanında ablası vardı. Benim de abim. Kocaman gözleri zayıf bedeninde fıldır fıldır döner dururdu. Şort giymişti. Mavi beyaz çizgili de bir tshirt vardı üzerinde.
Merhabalaştık.
Çok net değil gerisi. 20 yıl olmuş tabi. Ve uzun sürecek bir dostluğu başından anlamış gibi telaşsız oynamaya başladık.
Kiremitleri kırarak tozlarından kına yaptık. Artık arkadaştık.
Sunta.. Asıl adı Mustafa. Ama biz ona aramızda Suntafa derdik. Kısaldı Sunta diye kaldı.
Komikti Sunta. Her şeye gülerdi. Ciddi bir şey konuşmak ne mümkün yanında? Bazen kalbinin olmadığını bile düşünürdüm. Cenazede bile gülebilecek bir insan potansiyelinden bahsediyorum. Hep öyle kalacak diye çok korktuk hepimiz ama neyseki büyüdükçe düzeldi.
Ciddi konuları konuşabilecek kadar büyüdüğünde, hala dost olduğumuz için çok şanslıydık.
Ortamın neşesi, “tamam ya hallederiz” cisi.
İyilerin dostu, kötülerin düşmanı.
Eğlencelidir Sunta, cömerttir.
Vefalıdır, arar sorar.
Grubu hep bir arada tutar.
Neşelidir, en mutsuz anında bile güldürür seni.
Başın mı sıkıştı? Alo, demen yeterli.
Ehliyeti de kaptırmayaydı iyidi.

Benim için de yaz demiştin;
Dostum..
Ne güzel de büyüdük ama?!

Ölümler gördük. Doğumlar. Düğünler.
Hayatın dayanılmaz bir hale geldiği noktalardaysa birbirimize sarıldık.
Esenköyde.
İstanbulda.
Dünyanın bir ucunda.
Bedenen nerede olursak olalım, ruhumuz hep yan yana.
Hey! Duyanlar duymayanlara..
Bizi sorarlarsa ya Filiz’deyiz, ya da Kızılkayalar’da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder