"Kim olduğumu ve nerede olmak istediğimi bilmiyorum.. Belki de bu yüzden hiç bir yerde, hiç kimseyim." Aslında ben youm la.
8 Temmuz 2014 Salı
AYDINLIĞIN TADI
Kim karar veriyor bu hayatın rengine? Ve neden böyle hevesli koyu griye? Bazen siyah. SİYAH. Tanrı aşkına! Bilimsel olarak siyah, bi renk bile değil.. Biraz astigmatik. En sert sisin kastı var gibi kadrajıma. Hiç bir çizginin yok netliği.
Hiç görmediğim, belki de hayatım boyunca hiç görmeyeceğim beyaz önlüklü bi serseri iki tane cam sokuşturuyor gözlerime. -Tüm insanlar biraz serseri.- "Bak" diyor avcundaki elmayı sokup burnumun dibine. "Ye". Bak mı? Ne zamandan beri, kim karar veriyor gözlüklüklerimin merceğine? Görmenin numarası mı olurmuş? Ve aydınlığın tadı? Evet. Her şeyi bi meyvenin başlatığı yalanına ancak gözlerimle inanabilirdim aslında. Gözlerimi kapattım ve gördüm. Tanrının kutsal senaryosuna mürekkep aşılayan daktilonun sesini gördüm. İşittiğimi gördüm. Kulaklarım varmış. Gördüm. Ben en çok, gözlerim kapalıyken gördüm. Tam alt kirpiğimle üst kirpiğim kenetlendiğinde. Ve karanlıktan gözbebeklerimin siyahı, yuttuğunda tüm kahveyi. Dağıldığında irisi. Ben en çok, gözlerim kapalıyken gördüm. Islak rimellerimin kirpiğimdeki kalıntıları, gözlerimin altında dikey çizgiler bıraktığında. Yetinmeyi beceremediklerinde. Elmacık kemiklerimi boyamaya teşebbüs ettiklerinde yakaladım onları. Bak sen hadsizlere! Arsızlıklarını duydum. Onların yeri, göz bebeklerimde. Akarlarsa, âmâ olup çıkarım. Gözlerimin pusunda netlik kazandı kainat. Biterlerse, unuturum. Ve unutursam, acıkırım zevke. Ben, zevkin doruklarındayken ölenlerdenim. Sevginin son raddesinde doyanlardan. Kitaba yazıp defteri okuyanlardandım ben. Vakitsizdim. Yelkovana kafa tuttum. Akrep sağdan yürüdü bu kez. Ben hep sol yanımı tuttum.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder