26 Mart 2021 Cuma

ŞEYLERİN ÖTESİ

“Saat akşam 8’e 20 vardı. Tüm konsantrasyonum tabağımdaki yemekte toplanmıştı. O kadar acıkmıştım ki tabağımda tek bir pirinç tanesi bile bırakmak istemiyordum. Yemeğimin sonuna doğruydu. Normalde son lokmaları tabağımın bir kenarına toplayıp kaşığa doldurur, dışarıda kalanları parmağımın ucuyla kaşığa itelerdim. Bunu yapmak üzere lokmaları tabağımın bir kenarına toplamıştım ki, kaşığını uzatıp toplayamadığım pirinçleri kaşığıma iteledi. Mevzunun ne kadar derin olduğunu o an anladım. Yüzünü avuçlarımın içine alıp gözlerinin içine baktım. Bir şeyler anlatıyordu ama duymuyordum. Kahverengi gözlerindeki yansımama baktım. Nasıl oluyordu bu? Bir karara vardığımda, fizik bedeni artık benim için sadece bir makineydi. Gözlerinin arkasını görmeye çabaladım bir süre. Bir X-Ray cihazındaymış gibi tüm iskeletini görebiliyordum. Hatta daha fazlasını. Beynini, damarlarını, iç organlarını. O benim değildi. Sevdiğim şey bir et yığınından çok daha fazlasıydı. Bir şeyler söylemeye devam ediyordu. Odaklanmaya çalıştım. Dudaklarının, cümlelerin ağzından çıkış tarzının ya da ses tonunun artık bir önemi yoktu. Sadece ne söylediğini umursuyordum. Önceleri bir bedenle özdeşleştirdiğim ruhun artık bağımsız olarak farkındaydım.” ... Aşkın bedenle ya da cinsiyetle ilgisi yoktur. Neye ya da kime aşık olduğunun da bir önemi yoktur. Aşk bir ibadet halidir. Kavrayıştır. Aşk farkındalıktır. Sınırlı olandan sıyrılmaktır. Korkarım bu yüzdendir ki, “şey” lerin ötesini görmediğimiz sürece; aradığımızı bulamayacağız. Epicsi (30.07.2020, 22:21)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder